Ana içeriğe atla

İlk İzlenimin Etkisi

İnsanlar dış görünüşleriyle karşılanır, şahsiyetleriyle uğurlanırlar. Hayatımızdaki ilk izlenim hemen her konuda çok önemlidir. Karşımızdaki kişi hakkında yargılara varmaya başladığımız ilk an karşılaşma anımızdır. İşte doğru ilk izlenim oluşturmanın püf noktaları...

İLK İZLENİM GERÇEKTE SON İZLENİMSE NE YAPMALI?

İnsanlar dış görünüşleriyle karşılanır, şahsiyetleriyle uğurlanırlar. Fransızların bu sözü günümüz dünyasında bize ayna tutar. Hayatımızdaki ilk izlenim hemen her konuda çok önemlidir. Karşımızdaki kişi hakkında yargılara varmaya başladığımız ilk an karşılaşma anımızdır. Dört çeşit izlenim vardır:

1. Kendiniz hakkında ne düşündüğünüz
2. Başkaları hakkında ne düşündüğünüz
3. Başkalarının sizin hakkında ne düşündüğü
4. Başkalarının kendileri hakkında ne düşündüğü

Karşınızdaki kişiye göz attığınız o birkaç saniyede dış görünüşü, vücut dili ve tavırları bize doneler verir. Negatif olan ilk izlenimi geriye döndürmek çok zordur.
İlk izlenim aslında son izlenimdir. Bundan dolayı kendimiz üzerine kafa yormalı ve dış görünüşümüzle nasıl bir etki bırakmak istediğimizi iyi düşünmeliyiz.
Nasreddin Hoca fıkrasında ye kürküm ye demiş, bu o zamanlar için bile dış görünüşün önemini bize çok iyi anlatmaktadır. Günümüzde dış görünüşümüz ve vermek istediğimiz imaj, biz daha konuşmaya baslamadan fikir verir. İş dünyasında abartılı renkler, dekolte veya çok spor kıyafetlerden kaçınmak gerekir. Fiziksel olarak rahat hissedeceğiniz, ortama uygun ve size yakışan kıyafetler tercih edilmelidir. Giyiminiz, sizi ve işinizi yansıtan bir imaj olusturmalıdır. Kim olduğunuz ve ne yaptığınız arasında çizgi vardır; biri sizi tanımlar diğeri sizi tamamlar.

Yeni tanıştığımız kişilerle nasıl diyaloglar kurmalıyız?

1. Tanıştığınız kişiyle saygılı sekilde sohbet edin
2. Göz teması kurun
3. Önce dinleyin
4. Samimi ve nazik olun
5. Teknik dille konuşmayın
6. Güvenli ama ukala olmayan bir durusta olun
7. Esprili olun
8. Soru sorup karsınızdakiyle ilgilenin
9. Konusurken mimik kullanın
10. Gülümseyin
11.Konuşmalar esnasında, hiç bir konuyu kişisel almayın.
12. Kollarınızı çapraz yapmayın.
13. Seçtiğiniz sözcüklere dikkat edin
14. Kendinize odaklanmayın
15. Sessizliği bozun
16. Karşınızdakine deneyim aktarın
17. Karışınzdakinin konuşmasını bitirmesine izin verin
18. Duyarlı olun
19. Esprileri komik bulmasanız bile gülümseyin
20. Kendiniz olun

Yazar: Duygu Eren

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Basit ve Dinamik Disk Nedir? Birbirine Nasıl Dönüştürülür?

Sabit diskler Windows 2000 işletim sistemine kadar sadece temel disk (basic disk) olarak ayarlanabiliyordu. Temel disk en fazla 4 birincil bölüm (primary partition) veya 3 primary ve 1 genişleyebilir bölüm (extended partition) şeklinde yapılandırılabilir. Bir temel diskte sadece 1 tane extended partition oluşturulabilir ve sadece primary partitionlara işletim sistemi kurulabilir. Windows 2000 ile gelen dinamik disk teknolojisi, Windows 2000 den sonraki tüm Windowssürümlerinde kullanılabilmektedir. Dinamik disk kavramıyla bölüm (partition) kavramı yerinihacim (volume) kavramına bırakmıştır. Dinamik disklerde, temel disklerde olduğu gibi bir sınırlama yoktur. İstenildiği kadar volume oluşturabilir, temel disk istenirse dinamik hale getirebilir ve bu işlem esnasında herhangi bir veri kaybı yaşanmaz. Fakat dinamik diskler temel diske çevirildiğinde bir veri kaybı söz konusu olacaktır. Temel diskin bilgileri kayıt defterinde tutulur. Dinamik diskin bilgileri kendi üstünde tutulur.

GASoft MathOperations.msi

Parantezli ve içiçe yazılmış matematiksel işlemleri hesaplar. https://github.com/gursuasik/MathOperations

Einstein'in Rölativite Kuramına Bakış

Bu yüzyılın başlarında kuramsal fizikte altın çağ başladığı zaman, adı henüz bilim dünyasında duyulmamış bir fizikçi vardı. Bu, Annalen der Physık’in 1905 tarihli sayısında fotoelektrik olayı, Brown hareketi ve özel görelilikle ilgili ünlü üç çalışmasını birden yayınlayarak üne kavuşan Albert Einstein’dır. Onun fizikteki hayat boyu çalışmaları bilimin felsefesi ve yöntemleri üzerinde büyük etki yaptı. Einstein’ın kendisi bilimci filozoftu. Bu yüzyılın başlarında kuramsal fizikte altın çağ başladığı zaman, adı henüz bilim dünyasında duyulmamış bir fizikçi vardı. Bu, Annalen der Physık’in 1905 tarihli sayısında fotoelektrik olayı, Brown hareketi ve özel görelilikle ilgili ünlü üç çalışmasını birden yayınlayarak üne kavuşan Albert Einstein’dır. Onun fizikteki hayat boyu çalışmaları bilimin felsefesi ve yöntemleri üzerinde büyük etki yaptı. Einstein’ın kendisi bilimci filozoftu. O, hayranlık uyandırıcı bir şekilde felsefeyi kullanarak bugün modern bilimin önemli bir kısmı olan buluşlarını